Okumalar

7 Yıllık Sola Kaydırma Serüvenim: Bir Online Flört Uygulaması Müdaviminden, Daha Bilinçli ve Etkin Flörtleşme Önerileri

Tinder’ın 2012 yılında ortaya çıkmasının üzerinden geçen on küsur sene içinde online flört uygulamalarının flört kültüründeki yeri tartışılmaz bir biçimde sağlamlaştı. Son araştırmalara göre çiftlerin yaklaşık %50’si flört uygulamaları üzerinden tanışıyor. Ama bu uygulamalar doğru kullanılmadığında durmadan hayal kırıklığı yaratan korkunç bir zaman israfına dönüşebiliyor. Peki, uygulamaları daha bilinçli, daha etkin bir şekilde kullanmanın yolu yok mu? Yıllardır online tanışma platformlarında gezinen Esen Boyacıgiller, 50’den fazla ilk randevu deneyiminin ardından 7 önemli tüyo paylaşıyor.

30 Ocak 2024

Çok uzun süredir bekârım. Yıllardır. Ve o sürenin neredeyse tamamını kaydırma pratiğiyle geçirdim. Bilmeyenler için flört uygulamaları aleminde “kaydırma”, (hayır manasında) ekranı “sola kaydırma” ve (evet manasında) ekranı “sağa kaydırma” eylemine verilen ad. Evet manasındaki sağa kaydırmak da o kişiyle “eşleşmek”, yani sohbeti ilerletmek istediğiniz anlamına geliyor.

Son yedi yılda sağa veya sola binlerce profil kaydırdım. Bu sonsuz olasılıklardan en az bir seçeneğin uygun bir aday olması, olabilmesi gerekirdi, değil mi? Peki ama romantik ilişkilerde bu noktaya nasıl geldik?

Göklerden ilk online flört uygulamasının inivermesiyle birlikte işler sözümona çok kolaylaşacaktı. Artık, telefonunuzun ekranında binlerce kişiye ulaşabilecektiniz. Canınızın istediği her an, her yerde −işyerinde, restoranda, tuvalette (!)− bu profilleri kurcalayabilecektiniz. Hayatınızın aşkını bulmak için yıllarca beklemek zorunda kalmayacaktınız artık: İşte o orada, parmağınızın ucunda, kaydıra kaydıra kendisine ulaşılmayı bekler halde telefonunuzun ekranındaydı.

Ama evdeki hesap çarşıya uymadı işte. Evet, bu flört uygulamaları sayesinde aşkı bulan kişiler yok değil ama pek çok kimse de boşa çıkan bir kaydırma çabası uğrunda yıllarını çürütüyor. Biriyle tanışmayı, özellikle de flört uygulamaları söz konusu olduğunda, bu denli güçleştiren sebepler neler? Birkaç teorim var. Halen bekâr olsam da uygulamalarda geçirdiğim yıllar online flörtleşme konusunda beni bir nevi uzmana dönüştürdü desem abartmış olmam. O halde işte size dev hizmet: Online flörtleşmenin 7 kuralı. Not: Aynı cinsten biriyle çıkma deneyimine sahip olmadığımdan, bu kurallar yalnızca heteroseksüel çiftler için geçerlidir; aynı kurallar aynı cins eşleşmeler için geçerli olmayabilir.

1. Defalarca görüşme şart

Aradıkları aşkı bulanların büyük çoğunluğu bu kişilerle ya iş yerinde ya da okulda tanışıyor. Bunun bir sebebi de hiç kuşkusuz, “defalarca görüşme” denen etken. Biriyle haftalar boyunca vakit geçirdiğinizde, doğal olarak ona alışıyor, (bir temenni olarak da) ondan hoşlanmaya başlıyorsunuz. İlk tanışmada birinden hemen etkilenmeyebilirsiniz hatta bu kişi size itici bile gelebilir. Ama beni iş arkadaşımla sekiz saat vakit geçirmeye mecbur edin, ona kanımın kaynama olasılığı hiç de düşük olmaz. Bu durumu flört uygulamalarına uygularsak, çoğumuz biriyle bir kez buluşuyor ve daha ilk randevuda havai fişekler eşliğinde ayaklarımızın yerden kesilivermesini bekliyoruz. Bu gerçekleşmeyince −ki beklentinin yarattığı baskıyı bir düşünün, nasıl gerçekleşsin!− hemen yolumuza bakıyoruz. Halbuki gelecek vadeden bir flört adayına üç buluşma şansı tanısak, kim bilir, belki ondan hoşlanmaya bile başlayabiliriz.

2. Aslında ideal tipiniz kim, bilmiyorsunuz

Herkesin bir ideal tipi vardır. Ama kafamızdaki bu sabitleşmiş tip kategorileri bizi bir kalıba sıkıştırıp kategori dışında kalan, belki de iyi anlaşabileceğimiz adaylara bir şans vermemize engel oluyor. Online flört platformlarıysa bu kategori dışı adayları değerlendirme şansını iyice zor, hatta imkânsız hale getiriyor. Zaman içinde sağa kaydırma kararımı belirleyen bazı kriterler oluşturdum, ki bunlardan bir tanesi de eğitim. Şöyle ki, ekranda karşıma çıkan profil, çok da matah bir üniversiteye gitmemişse onu çoğunlukla sola kaydırıyorum. Haklısınız, eğitim bir kişinin zekâsı hakkında çok güvenilir bir gösterge olmayabilir (çok akıllı kişilerin iyi öğrenci olmadıklarına dair o yaygın inanıştan haberim var) ama karşıma gelen binlerce profili BAŞKA NASIL elememi bekliyorsunuz?

ÇGD (çevrimdışı gerçek dünya) aşklarımdan sonuncusu, uygulamalarda görsem hiç düşünmeden sola kaydıracağım kel ve tıknaz bir nerd’dü [hani şu sosyal zekâsı düşük denilen, kafayı yazılım geliştirme gibi konulara takmış, sosyal ortamlarda takık olduğu konunun diliyle konuştuğu için dediğinden hiçbir şey anlamadığınız, biraz ezikvari bilgi işlemci tipler]. Büyük bir arkadaş grubunda birkaç kez birlikte vakit geçirdikten sonra (dikkat! defalarca görüşme), yaklaşık onuncu falan buluşma sonrasında bir de baktım adamla ilgili hayaller kurmaya başlamışım. Daha en baştan belli kişilik tiplerine veya kriterlere kendimizi kapadığımızda, bizim için belki de mükemmel olabilecek bir sevgili adayını gözden kaçırabiliyoruz. Sorun şu ki hiçbirimizin sonsuz sayıda randevuya gidecek zamanı yok; dolayısıyla tek bir tiplemeye bağlı kalmak yerine çıkacağınız erkek tiplerini çeşitlendirin.

3. Online hoşbeş, karşılıklı çekimin doğru bir göstergesi değildir

Biriyle eşleşir eşleşmez, benim “güvenlik sorgulaması evresi” dediğim süreç başlıyor. Bu kişiyle sohbet etmeye başlayarak onun buluşmaya değecek biri olup olmadığına karar vermeye çalışıyorsunuz. Erkekler, daha şekilci varlıklar olduğu için bu evreyi pas geçip hiç vakit kaybetmeden buluşmaya çok daha hevesli. Biz kadınlarınsa o hoşbeş evresine mutlak surette ihtiyacı var. Sonuçta dünyanın en sıkıcı kişisiyle yüz yüze görüşerek onunla bir saat boyunca sohbet etmek zorunda kalmayı ve bu uğurda gereksiz yere zamanını, makyajını israf etmiş olmayı, verdiği kiloları içkiyle bir çırpıda geri almayı kim ister?

Bununla birlikte, birinden hoşlanıp hoşlanmayacağınızı anlamak için onunla yüz yüze görüşmek durumundasınız ama daha ilk sohbette beklentiyi çok yüksek tuttuğunuzda harika kişileri kaçırma ihtimaliniz var. O yüzden ilk sohbetle ilgili beklentinizi asgari düzeyde tutun ve o kişiyle yüz yüze buluşmak üzere randevulaşın.

4. Bir erkek size ilişkiye hazır değilim diyorsa, ona inanın.

Biz kadınların en büyük hatalarından biri, daha yolun en başında suratımıza suratımıza doğru sallanan ikaz bayraklarını görmek yerine kafamızı öte yana çevirmek. Geçen yıl buluştuğum erkeklerin şöyle bir listesini çıkarayım dedim ve adayların neredeyse yarısının gözden kaçırdığım ikaz sinyalleri verdiğini fark ettim. Benim için artık “kırmızı çizgim” diyebileceğim en büyük olmazlar: Adamın ilişki istemiyorum demesi ve kız arkadaşından yeni ayrılmış olması. İkaz bayraklarını neden inatla görmezden geliyoruz? Çeşitli sebepleri var. Mesela kendimize, “Ben de biraz takılır, eğlenirim, ne olacak,” diyebiliyor veya daha da kötüsü, yalanın en kuyruklusunu söyleyebiliyoruz: “Belki ileride fikrini değiştirir.” Değiştirmez, canım kardeşim. Erkekler niyetleri konusunda cam gibi şeffaftır. Algıda seçici bir tutumla sadece duymak istediklerimize göre gerçeği bükmeye çalışanlar genellikle onlar değil biziz.

5. Situationship denen tuzağa dikkat edin!

İlişki dünyasını sarmış olan bir diğer salgın da adını koymadan ilişki isteyen erkek sendromu. Dilimizde kabaca “ilişki durumu karışık” ifadesine tekabül eden bu duruma situationship deniyor ve bu illet dünya genelindeki bekâr kadınları hasta ediyor. Nedir situationship denen bu meret? Birlikte vakit geçirmek, randevulara çıkmak, birbirinizi arkadaşlarınızla hatta kimi zaman aile fertleriyle dahi tanıştırmak ama ilişkinin adını bir türlü koymamak. Deneyimlerime göre bu durum, Türkiye’de Amerika’daki kadar yaygın değil. Situationship erkeğe, sevgililikle ilgili hiçbir sorumluluk almadan bir ilişkinin tüm konforundan faydalanma fırsatı sunuyor. Genellikle durum şöyle gelişiyor: Erkek başta ciddi bir ilişki aramadığını söylüyor (bakınız, kural 4!); kadın bu koşulu kabul ediyor; çift, bu şekilde görüşmeye ve birlikte vakit geçirmeye devam ediyor; üç aya kalmadan kadın adama aşık oluyor; adam da baştan böyle anlaşmamış mıydık, diyor. O nedenle, bir ilişkiden ne beklediğiniz konusunda erkenden açık olmanızda ve kendi beklentilerinizle onunkiler uyuşmadığında yolunuza bakmanızda fayda var.

6. Çıktığınız herkesin ortak paydası sizsiniz

Sex and the City’nin bir bölümünde Carrie, bir ayrılıp bir barıştığı, kronik ilgisizlik timsali uzatmalı sevgilisi Big’den bir kez daha darbe yer ve sonunda erkeklerle olan sorunlu ilişkilerini konuşmak üzere bir terapiste gitmeye karar verir. Terapist koltuğunda, çıktığı erkeklerin hepsinin uzun ilişkiye hiçbir zaman hazır olmayan, ona istediğini veremeyen kişiler olduğundan şikâyet eder. Terapist de ona bugüne kadar çıktığı erkeklerin tek bir ortak paydası olduğunu söyler: Kendisi.

Bu tatsız kural, zamanında kabullenmekte en fazla zorlandığım gerçeklerden biri olsa da es geçilemeyecek kadar önemli. Erkekler yüzünden durmadan gönül yarası çekiyor, hâlâ eski sevgilisine âşık olan erkeklerle görüşüp duruyorsak, kabahati biraz da kendimizde aramaya mı başlasak, sadece soruyorum! Muhtemelen yolun başında bize kim olduklarını açıkça söyleyen bu adamları neden seçip duruyoruz? Ama ne derler bilirsiniz, öldürmeyen acı güçlendirir. Hayat planı olmayan, dövmeli, yakışıklı ve çocuksu bir erkek tarafından daimi olarak kalbiniz kırılıyorsa (misal!), ani bir U DÖNÜŞÜ ile çark edin. Bunun tam tersi tipleri seçmeye başlayın: Daha olgun, dövmesiz, işinde gücünde ciddi tipler. Bakın bakalım, sonuç farklı olacak mı? Sonuca en çok kendiniz şaşırabilirsiniz.

7. “En fazla iki kadeh” kuralına bağlı kalın

Alkolün randevularda ortamı yumuşatıp gevşememizi sağlayan, aradaki buzları hızla çözen etkisi tartışılmaz, doğru. Ama ölçüyü kaçırdığınızda, ne ikaz bayraklarını net olarak görebiliyor ne de karşılıklı uyum konusunda doğru bir karara varabiliyorsunuz. Elbette deliler gibi eğlenmiş olabilirsiniz, hatta alkolün etkisiyle o “eğlenceyi” yanlış değerlendirip adamın eğlenceli olduğu fikrine kapılabilirsiniz. Dolayısıyla daha sağlıklı ve güvenilir kararlar vermek için en fazla iki kadeh kuralından şaşmayın.

Böylelikle, online flörtleşmenin 7 kuralı adlı rehberimin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bana gelince, halen okyanusun derin çukurlarındayım, “kısmetli balığım” ayağıma gelsin diye elimden geleni yapıyorum. 2024’te hedefim, daha fazla sayıda ÇGD randevusuna çıkmak. Pandemi sonrasında herkes şansını gerçek dünyanın vahşi savanalarında arayacak gibi görünüyor. Ama hâlâ online flört uygulamalarındaysanız ve durmadan hüsrana uğruyorsanız, verdiğim ipuçlarını deneyip gelişmelerden beni de haberdar edin. Veya kişisel deneyimleriniz doğrultusunda ekleyecek farklı tüyolar varsa lütfen bana Instagram hesabımdan (@eatwithesen) DM atın. Nihayetinde hepimiz aynı gemideyiz kız kardeşlerim!