Rutinler

Moyy Atölye’nin Kurucusu Özlem Erol’un Doğanın Döngüsüne Göre Şekillenen Rutinleri

Yıllardır Çamlıhemşin’de tabiatla iç içe, sakin bir yaşam süren Özlem Erol’un rutinleri ve özbakım yaklaşımı farkındalıklı hayat felsefesini yansıtıyor.

22 Ekim 2025

Özlem Erol göz alabildiğine uzanan dağlarla çevrili Çamlıhemşin’de şifalı bitkilerle, tutkunu olduğu arıcılıkla haşır neşir olmayı seviyor. Hayatının temposu yavaş olsa da vazgeçemediği tek bir şey var, o da üretkenlik tutkusu. Özellikle Amazon kadınlarına benzettiği Çamlıhemşinli kadınlarla birlikte üretim yapmanın kendisini güçlendiren bir yanı olduğunu söylüyor. Özlem’in günlük rutinine, özbakım ritüellerine ve güzellik reçetelerine ortak olmak çok keyifli.

Yılın bir bölümünü Ayvalık’ta, bir bölümünü de Çamlıhemşin’de geçiriyorsun. Bu sakin yaşam tarzına dair en sevdiğin şeyler nedir?

Ayvalık’ta Moyy Atölye’nin bir dükkanı vardı. Geçtiğimiz üç yıl boyunca, özellikle kışın ağırlıklı olarak Ayvalık’taydım. Dükkanı kapattıktan sonra ara ara gidiyorum.

Ayvalık, Çamlıhemşin’e kıyasla daha hareketli bir kasaba. Şehirdeki kaostan uzakta ama yine de sosyalleşebildiğim bir yer. Çamlıhemşin’de ise tam bir izolasyon var. Burada kendimi dinleyip yeniliyorum; projelerimi ve işlerimi planlayıp üretim yapıyorum. Çamlıhemşin benim merkezim, var olma alanım.

 

Çamlıhemşin’deki günlük rutinin nasıl?

Sabah çok erken kalkmak, akşam da erkenden yatmak hiç değişmeyen rutinim. Çünkü burada doğaya uyum sağlayarak yaşamaya çok seviyorum. Kulağa biraz sıkıcı gelebilir ama benim için harika bir rutin. Gün içinde her şey doğaya göre şekilleniyor. Hava, iklim, yolların durumu ya da çalıştığım insanların koşulları planları değiştirebiliyor.

Sabah uyandığımda mutlaka telefona bakmadan birkaç saat geçiririm. Kitap okurum ya da çay zamanıysa yazın bahçeye çıkıp çay toplarım. Bunlar meditasyon yapmak gibi benim için. Küçük bir bahçem var; her sene bir şeyler ekmeye çalışıyorum. Yaz aylarında annem de burada oluyor. Ondan toprağı, bağ-bahçeyi ve geleneksel bilgileri öğreniyorum.

Ayrıca arılarım var; arıcılıkla ilgileniyorum. Mevsimine göre kovanlara bakıp, petekleri kontrol edip bal hasadı yapıyorum.

Çoğunlukla doğayla iç içesin. Bu durum kendine ve hayatına bakışını nasıl etkiliyor?

Buraya geleli yaklaşık 16 yıl oldu. İstanbul’a ya da kalabalık, hızlı bir yere gittiğimde kendimi rahat hissetmiyorum. Keyif alsam da bir süre sonra sıkışıyorum ve yoruluyorum. Burada ise gündelik hayat çok daha sakin, sessiz ve konforlu. Daha özgürsün.

Bir süredir projeksiyonu kendime değil de, doğaya ve dışarıya tutmaya karar verdim. Sürekli içsel analizler, kendine dönük sorgulamalar bana gereksiz ve yorucu geliyor. Burada yaşarken insan daha farkındalıklı bir yerden bakmaya başlıyor hayata zaten.

 

Her ne kadar şehir hayatından uzak olsan da ülkenin ve dünyanın gündeminden uzak kalmadığını biliyorum. Ruhunu ve bedenini sağaltmak için uyguladığın pratikler ve takip ettiğin ritüeller var mı?

Ülkenin ve dünyanın gündeminden uzak kalamayız, kalmamalıyız da. Böyle bir lüksümüz olduğunu düşünmüyorum.

Burada olmanın en büyük avantajı, gündelik hayatı daha sakin sürdürebilmek. Özellikle sabah çok erken saatlerde ve gece yatmadan önce haberleri ya da sosyal medyayı açmıyorum. Çünkü o anlar, zihnin en hassas olduğu zaman dilimi. Kendini korumanın en basit yollarından biri bu.

Bir de ürettiğim şeye, yaptığım işe odaklanmak bana çok kıymetli geliyor. Üretmek, elimizdeki en önemli şey.

Bedeninle kurduğun ilişkide özbakımın yeri nedir? Özbakım ritüellerin var mı? Favori ürünlerin hangileri?

Kendime bakmayı severim. Bedenimle ilişkim iyi. Bedenimi tanıyorum, bana neyin iyi gelip gelmediğini, neyin ters gittiğini kolayca fark ediyorum.

Hareket etmek benim için vazgeçilmez. İyi uyumak, doğru beslenmek önemli ama zihnin de iyi olması gerekiyor. Çünkü sakinleşemezsen, zihin de bedeni yıpratıyor. Bunun için bütüncül yaklaşarak hem bedene hem de zihne bakmak gerektiğine inanıyorum.

En özel kişisel bakım ritüelim hamam. İstanbul’a ya da Bursa’ya gittiğimde muhakkak hamama giderim.

Favori ürünlerime gelirsek, nemlendirici, güneş kremi, gül suyu gibi temel şeyleri kullanıyorum. Homemade Aromaterapi’nin ürünlerini seviyorum. Bazen Midilli’deki eczanelerden doğal içerikli ürünler alıyorum.

 

Çamlıhemşin’de keşfettiğin iyi yaşam ve güzellik reçeteleri, bitkileri oldu mu?

Çok çeşitli bitkiler var ama hepsinin kullanım alanını bilmek kolay değil. Bildiğim ve öğrendiğim kadarıyla yerinde ve zamanında kullanmaya çalışıyorum. Mesela mürver çiçeği mayıs ayında açar; çayı boğaz enfeksiyonlarınna ve öksürüğe iyi gelir. Ihlamur da çok şifalıdır. Favorim ısırgan otu. Kanı temizler, toksinleri atar, vücudu arındırır. Ayrıca saç bakımına iyi gelir, cilde de faydalıdır.

Bir de bal var tabii. Bence dünyanın en iyi doğal bakım ürünü. Yüze maske olarak sürülebilir, yaralara, uçuklara, hatta yanıklara uygulanabilir. Hem antiseptik özellik taşır, hem de içindeki enzimler sayesinde cildi iyileştirir ve toparlar.

Cildine nasıl bakıyorsun? Vazgeçilmez ürünlerin var mı?

Cildimde artık lekelenmeler başladı. Sanırım yaşla ve hormonlarla ilgili. Dolayısıyla tek vazgeçilmez ürünüm güneş kremi.

Neredeyse 15-20 yıldır yüz yogası yapıyorum. İstanbul’da yaşarken Filipinli bir kadından öğrenmiştim. Düzenli yapıldığında gerçekten işe yarıyor. Sadece cildi güzelleştirmiyor, aynı zamanda psikolojik olarak da iyi hissettiriyor. Ritüelleri seviyorum.

Senede bir iki kez cilt doktoruma gidip vitamin içerikli bakımlar da yaptırıyorum. Ama bence bu tür şeyler tek başına yeterli değil. Yaşam şekliyle desteklemediğinde hiçbir işe yaramıyor.

Kız kardeşin pilates eğitmeni. Senin aran nasıl pilatesle?

Kız kardeşim çok iyi bir pilates hocası. Onun gibi iyi bir hocayla pilates yapmak gerçekten harika. Bir nevi fizik tedavi gibi pilates; omurgayı, bedeni, kasları, eklemleri güçlendiriyor ve esnetiyor. Düzenli pilates yapabilmeyi çok isterdim ama Çamlıhemşin’de böyle bir imkan yok maalesef.

Bir süre önce kurucusu olduğun Moyy Atölye için Homemade Aromaterapi markasıyla bir işbirliği yaptın. Nasıl ortaya çıktı işbirliği fikri? Nasıl bir koleksiyon oluşturdun?

Homemade Aromaterapi uzun zamandır ürünlerini kullandığım, çok sevdiğim bir marka. Hamam ritüelini çok sevdiğim için hamam seti yapalım dedik.

Moyy Atölye olarak kenevir ve pamuk karışımlı el dokuması kumaşlarla peştemal ve keseler yaptık. Homemade Aromaterapi de sabun ve doğal içerikli yağlarla seti tamamladı. Nişantaşı’ndaki mağazalarının vitrinini düzenledik. Çok keyifli bir süreçti. Bu bizim ilk işbirliğimizdi, umarım devamı da gelir.

 

 

Moyy Atölye’de başka güzellik işbirlikleri veya ürünleri olacak mı yakın zamanda?

Moyy Atölye’nin üretim modelini artık tamamen işbirlikleri ve sınırlı sayıda koleksiyonlar üzerine kurmak istiyorum. Çünkü hem birlikte üretmek çok daha keyifli, hem de bu dönemde gereksiz üretim yapmak doğru gelmiyor bana. Bizim gibi zanaate ve el emeğine dayalı işlerde küçük, hikâyesi olan koleksiyonlar çok daha sürdürülebilir.

Özellikle sahibi kadın olan markalarla çalışmayı seviyorum. Ayvalık’ta tanıştığım Tulya Madra ile bir planımız var. Ayrıca geçen yıl Işık Güner sergisi için hazırlanan, resimlerinin basıldığı peçeteler de yılbaşından önce satışa çıkacak.

Güzellik senin için ne ifade ediyor?

Benim için güzellik, içindeki güzelliğe kıymet verebilmek, onu dışarıya yansıtabilmek ve paylaşabilmektir. Karşısındakine kabalık etmeyen, zarif, duruşu olan, varlığıyla doğal bir karizma taşıyan kişi güzeldir.

Favori kusurun nedir?

Kusur olarak görmüyorum ama burnum kemikli, boyum da standartların biraz altında. Küçükken, özellikle ergenlikte kısa boylu olmayı hiç sevmezdim. Yaş aldıkça tam tersine çok sevmeye başladım.