Okumalar

İlk Dövmenin Hikâyesi

İlk kez dövme yaptırmaya nasıl karar verdiğinizi hatırlıyor musunuz? Güneş Mutlu Mavituncalılar yaşadığı spiritüel aydınlanmayı bir dövme tasarımıyla kalıcı kılmak istedi. Dünya çapında tanınan çanta markası Mehry Mu’nun kurucusu ve kreatif direktörü, Los Angeles’taki ilk dövme deneyimini anlatıyor.

4 Nisan 2024

İnsanın ancak yirmili yaşlarındayken dövme yaptırması, aksi takdirde hayatının sonuna dek dövmeden uzak durması gerektiğini düşünmüşümdür hep. Ben uzak duranlardanım. Hatta bu konuda kararım kesin. Geçen yıl, çok sevdiğim arkadaşım Güneş Mutlu Mavituncalılar’la sohbet ederken dövmeler (ve muhtemelen başka şeyler) hakkındaki kalıplaşmış düşünce tarzımın hayatın gelip geçici doğasıyla uyuşmadığının farkına vardım. Mehry Mu’nun kurucusu ve kreatif direktörü Mavituncalılar, ilk dövmesini yaptırma zamanının geldiğini düşündüğünden bahsetmişti. O sırada duygusal anlamda arındığı bir süreçten geçiyordu ve bu dokunaklı deneyimi bir dövmeyle somutlaştırmaya ihtiyaç duyuyordu. Bu fikrini hayata geçirmekte gecikmedi. Los Angeles’ta Dr. Woo’ya dövme yaptırdıktan neredeyse bir yıl sonra dövme yaptırma deneyimine dair her şeyi Wonderflaw’yla paylaştı.

Dövme yaptırma kararının yaş bağlamında bir vadesi varmış gibi geliyor bana. Eğer (benim gibi) belli bir yaşa kadar dövme yaptırmadıysanız, kendiliğinden “Hiç dövmem yok, tamamen doğalım” fikrini benimsemeniz gerekiyor. Oysa sen ilk dövmeni kırk iki yaşında yaptırdın. Nasıl aldın bu kararı?

Bu kararı verene dek dövmelere karşı hiç ilgim yoktu. Üzerine düşünüp taşındığım bir konu bile değildi. Yıllardır kendimi son derece dışavurumcu bir alandaki çalışmalarımla ifade ediyordum. Dolayısıyla bunu dövmeyle yapmaya ihtiyacım yoktu. Takılarım, çantalarım, sanatım ve yazıp çizdiklerim kendimi ifade etme konusunda bana yetiyordu.

Ta ki…

Can dostum Leo, 2021 yazının sonunda aniden ölene kadar. Bu kaybın ardından altı aylık yoğun bir yas sürecinden geçtim. Sonra bir gün yürüyüş yaparken Leo’yla ilgili mucizevi bir şey geldi başıma. Fazla detaya girmek istemiyorum ama bu anın tanığı iki kirpiydi. Yaşadığım şey hem çok sahici hem de mucizeviydi. Hiç vakit kaybetmeden bir kirpi dövmesi yaptırmam gerektiğini düşündüm. Böylece acım dinecek; varlığına inandığım o mucizevi an da mühürlenmiş olacaktı. Ardından yaptıracağım dövmeyi bulma serüvenim başladı. Çünkü kirpili bir dövme yaptırmayacaktım tabii ki.

 

Güneş Mutlu Mavituncalılar, dövme yaptırmaya karar verene kadar dövmeye karşı hiç ilgisi olmadığını itiraf ediyor.

 

İlk dövme tasarımına ve dövmeyi vücudunun neresine yaptıracağına nasıl karar verdin?

Araştırma kısmı bir yıl kadar sürdü. Nihai tasarım son güne kadar kesinleşmedi. Bu benim için oldukça yoğun bir süreçti. Zaten tam anlamıyla içime sinmeseydi yaptırmazdım. Yaratıcı alanda var olup huzur bulan biri olarak, yaratıcı süreçlerimin akışkan ve geçici doğasını seviyorum. Bununla birlikte dövmenin beraberinde getirdiği kalıcılık benim açımdan yepyeni bir kavramdı. (Dövme yaptırdıktan sonra, dövmeye düşkün olanların bu duyguya meydan okuyarak daha da çok dövme yapmayı sürdürdüklerini fark ettim.)

Dövme yaptırdığım günün sabahına dek, dövmeyi kolumun üst iç kısmına yaptırmak istiyordum. Bu konuda son derece ölçülü olmaktan ve dövmemi gizlemekten yanaydım. Ama dövmeyi yaptıracağım sabah, “Los Angeles’tasın, dünyanın en iyi ve ulaşılması güç dövme sanatçılarından birine dövme yaptırıyorsun, üstelik tasarımı da senin dünya görüşünle örtüşüyor ve sen dövmeni saklamaya çalışıyorsun. Saçmalama!” dedim kendi kendime. İşte böylece dövmenin kolumun alt iç kısmında olması gerektiğine karar verdim ve dövmemle buluşmak üzere otel odamdan ayrıldım.

 

Dr. Woo’yu nasıl seçtin? Onun vizyonuyla senin kişisel tarzın ne açıdan örtüşüyor?

Dövme yaptırma kararı aldığımda İstanbul’da bir sanatçı aramaya başladım. Çalışmalarını beğendiğim bir sanatçıya e-posta gönderdim. Fakat ne kadar sığ biri olduğunu görünce hem şaşırdım hem de şaşırmadım desem yeridir. Benim tek kriterim sanatçının çalışmalarını beğenmek değildi. Aynı zamanda dövmeyi neden yaptırdığımı anlamasını bekliyordum. (Kabul ediyorum, pek ideal bir dövme müşterisi sayılmam.)

Çünkü ben spiritüel bir serüvenin içindeydim. Sadece dövmenin nasıl görünmesi gerektiğiyle ilgilenmiyordum. Görüştüğüm sanatçının bu durumu pek önemsemediğini fark edince arayışıma devam etmeye karar verdim.

Sonrasında dövmemi kimin yapacağını ve ne yaptıracağımı kafamda evirip çevirirken, aklıma Google’da dövmeli ünlüleri aramak geldi. Brooklyn Beckham’ı arayınca Dr. Woo ile karşılaştım. Dr. Woo’nun ona dövme yapıp yapmadığını halen bilmiyorum ama algoritma ikisini birbirine yakıştırdı. Ben de onun adını ilk kez bu şekilde duymuş oldum. Özellikle galaktik şeylere ilgi duyduğum için çalışmalarına bayıldım. Ayrıca ince iğne tekniğinin zarafetine, birbirinden etkileyici evrenleri kendi yeteneğiyle yorumlama ve tasvir etme biçimi de çok hoşuma gitti.

Aklıma gelen ilk soru, “Peki şimdi nasıl randevu alacağım?” oldu.

Instagram’da bir milyon küsur takipçisi bulunan Wo’nun hesabını incelediğimde tanıdığım iki kişiyi takip ettiğini gördüm. Çok yakından tanıdığım kimseler olmasa da birine Woo hakkında yazdım ve karşılığında son derece sıcak bir cevap aldım. “Elbette onunla iletişime geçmene yardımcı olurum,” dedi.

Sıra randevu almaya geldi. Ben İstanbul’daydım; Woo ise Los Angeles’ta yaşıyor ve sürekli seyahat ediyordu. Bu arada tarihi netleşmemiş olsa da benim de Los Angeles’ta işle ilgili bir toplantım olacaktı.

Uzun lafın kısası, sonunda Los Angeles’taki toplantımın tarihini 22 Aralık olarak belirledim. Halen Woo’dan randevu almamıştım. Daha da önemlisi, hangi dövmeyi yaptıracağım konusunda en ufak bir fikrim yoktu. “Neyse, en doğru zamanda olacaktır,” diye düşündüm. En azından artık ekibindekilerle konuşuyordum.

Bu arada son bir yıldır Carl Jung okuyordum. Leo da ben de Jung’un hayranıydık. Hele Leo tam bir Jung uzmanıydı. Arada bir bağlantı kurmanın yolunu ararken dövmemi bulmaya çalışıyordum. Doğruyu söylemek gerekirse hiçbir şey içime sinmediğinden işin içinden çıkamıyordum.

Aylarca yoğun bir biçimde Jung’un kitaplarını okuduktan sonra, Los Angeles uçağına Jung hakkında bir cep kitabıyla bindim. (Evet, her zaman en iyi bilgiyi basitleştirilmiş versiyonunda bulursunuz.) Hâlâ ne Woo ile bir randevum ne de dövme tasarımı için bir fikrim vardı. Kitabı okurken yin ve yang ile ilgili bir bölümde birdenbire dövme fikrimi bulduğumu fark ettim. Woo’nun ekibine mesaj atmak üzere telefonumu çıkardım. Bir de ne göreyim! Woo’nun falanca gün ve saatte şehirde olacağını söyleyen bir e-posta! Her şey olacağına varır işte.

İleri sarıp randevu faslına geçiyorum.

Dövme aşaması çok hoştu. Tek başıma gittim çünkü o noktada artık Simyacı’daki karakter gibi hissetmeye başlamıştım. Bu, benim yolumdu.

Woo çok tatlı biri. Tüm seans benim için duygusal bir arınma olduğu kadar şifalı da oldu. Dövme yaptırmak hiç canımı acıtmadı. Sanırım ince iğne tekniği kullanmasıyla da ilgili bu.

 

Söz konusu güzellik olduğunda, kullandığın ürünler ve yaptırdığın işlemlerin sonuçları açısından daha doğal bir görünüm tercih ediyorsun. Ancak, bu dövmeyle vücuduna belki de daha önce yaptığın hiçbir şeye benzemeyen, görsel olarak kalıcı bir şey yaptırmayı seçtin. Bu değişim sana nasıl hissettiriyor?

Doğrusunu istersen Dr. Woo’nun yaptığı yin yang dövmem benim bir uzantım, bir parçam gibi; sağ serçe parmağım gibi mesela. Sol gözüm, kalbim gibi. Ciddiyim. Bazen dövmem olduğunu unutuyorum. En güzel yanı da gözüme çarptığında irkilmiyorum. Sadece iyi hissediyorum ve gülümsüyorum. Hem de her seferinde.

Kullanılan sembol ve yorumlanma biçimi benimle çok uyumlu. Dövmem derin yas sürecimi sonlandırmakla kalmadı; aynı zamanda bana her gecenin bir sabahı olduğunu, gecenin yıldızlı ve kaotik olduğu kadar inanılmaz derecede güzel olduğunu öğreten bir kapı açtı. Gece gündüze, gündüz de geceye dönüşür. Ve hikâye böyle devam eder. Hem de hiç durmadan.

 

İlerde başka dövmeler yaptırmayı düşünüyor musun?

Şimdilik kesinlikle düşünmüyorum. Ama içimden bir ses fikrimi değiştirebileceğimi söylüyor.