Okumalar

Yükselen Beslenme Trendleri

Beslenme ve diyet uzmanı Şükran Yıldız, yakın gelecekte beslenme konusunda belirleyici olacak akımları deşifre ediyor.

20 Temmuz 2023

Önümüzdeki yıllarda dünya nüfusunun artışıyla birlikte insanların beslenmesi konusunda üzerimize zorlu görevler düşecek. Food and Agriculture Organization’ın verilerine göre, 2050 senesine kadar 9,1 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusunu beslemek için gıda üretiminin yüzde 70 artması gerekiyor. Tam da bu yüzden beslenme bilimi ve teknolojileri en önemli gündem maddelerinden. Şükran Yıldız, yeni nesil beslenme akımlarını Wonderflaw için yazdı.

1. Sürdürülebilir Beslenme

Toprağı daha az kullanarak gıda üretme yöntemlerine yöneleceğiz. Çünkü hayvansal besinlerin tüketiminin artmasıyla beraber haliyle karbon emisyonları da artıyor. Bunun sonucunda elimizdeki doğal kaynakların hızla tükenmesine tanık oluyoruz. Bu bakımdan vegan ve vejeteryan beslenmenin ötesinde düşünmek önemli. Çevre duyarlılığı ve gezegenin sağlığı için hayvansal besin tüketiminin azaldığı, bitkisel bazlı besinlerin öne çıktığı beslenme modelleri bizi bekliyor. Bitkisel bazlı beslenirken özellikle sağlıklı yağ ve protein kaynakları doğru ölçüde tüketilmeli. Sözünü ettiğim bakliyat, yağlı tohum ve kuruyemiş gibi besinler. Bakliyatlar hem yüksek bitkisel protein içeriğine hem de sağlıklı karbonhidratlara sahip. Özellikle C vitamini zengini yeşil yapraklı sebzeler ve limonla birlikte tüketilmesi de bakliyatların faydasını arttırmak için pratik bir tüyo. Kuruyemişler ve yağlı tohumlar sağlıklı yağ içeriği konusunda muhteşem besinler. “Peki hiç mi hayvansal besin tüketmeyelim?” diye sorabilirsiniz. Dengeli beslenmede elbette her besin grubu yer almalı. Ancak sadece hayvansal besinlere ağırlık verilen ketojenik diyet modellerinden ziyade, bitkisel besinlerin de içinde bulunduğu daha dengeli programlar önem kazanacak. Kişiselleştirilmiş diyet modelleri doğayı ve gezegeni korumaya yönelik içeriklere sahip olmalı.

2. Fonksiyonel Beslenme

Günümüzde obezite, kanser ve otoimmün hastalıklarının artması, bunlara eşlik eden tanıların da aynı oranda yükselmesine sebep oluyor. Bu rahatsızlıklara sebep olan başka hastalıklar da daha sık gündeme geliyor. Dört-beş kilo vermek için yapılan sağlıksız, zayıflama ilaçlarıyla desteklenen diyetlerin yerini, bilinçli ve kiloyu kontrol altına alırken bireylerin sağlık durumlarını göz önünde bulunduran diyetler aldı. Yıllardır hastalıklara özgü klinik beslenme planları uygulayan bir beslenme uzmanı olarak bu gelişme beni çok mutlu ediyor. Fazla kilo veya bölgesel yağlanma problemiyle başvuran bir danışanı değerlendirirken kan tahlillerini ve detaylı özgeçmişini istediğimde insülin direncinden fibromiyaljiye, polikistik over sendromundan tiroide pek çok farklı hastalıkla karşılaşıyorum. Her tanıya özgü klinik beslenme protokollerini uygulamak çok önemli. Fonksiyonel beslenme, hastalık süreçleri ve tanıya uygun kişiye özel yönetilmesi gereken beslenme modellerini içeriyor. Burada özellikle kişiye özel beslenme listeleri ve planları olmasının altını çizmek isterim.

3. Gıda Atıklarından Yeni Ürünler

Üreticiler artık gıda üretiminden elde edilen yan ürünleri yeniden kullanmanın akıllı yollarını arıyor. Kısacası yulaf sütü üretiminden elde edilen yulaf posalı bar gibi dönüştürülmüş ürünleri market raflarında daha sık görmeye başlayacağız. Bu bakış açısını kendi mutfaklarınıza da uyarlamanız mümkün. Atıksız veya minimum atıklı bir mutfak için elma çekirdeği ve kabuğundan sirke, kiraz saplarından ödem atımına yönelik bitki çayları yapabilirsiniz. Yumurta kabuklarını bitkilerinizin toprağına ekleyerek toprağın verimliliğini artırabilirsiniz. Et ve kemik artıklarını kullanarak sağlıklı et suları elde edebilirsiniz.

4. Alternatif Kahveler

Kahve tüketiminin pek çoğumuz için büyük bir öneme sahip olduğuna şüphe yok. Bir klinik beslenme uzmanı olarak ben de hazırladığım diyetlerde kahveye sıkça yer veriyorum. Çünkü kahvenin hem insülin direnci ve tok tutma üzerinde olumlu etkilere sahip hem de antioksidan içeriğiyle enerjimizi yükseltme ve zindeliği artırma özelliği var. İlerde kahve çekirdeği dışındaki alternatiflerden elde edilen kahveler daha çok karşımıza çıkacak. İncir, mantar veya karahindibadan elde edilen kahveler tüm dünyada giderek yaygınlaşıyor. Türkiye’de karahindiba ve guarana kahveleri tercih ediliyor. Özellikle kafein tüketimini azaltmak ve yüksek antioksidan kapasiteli bitkilere yönelmek isteyenler yeni alternatifler arıyor.