Okumalar

Alkol Aldatmacası

Bir ay boyunca içki içmemek için herkesin kendine meydan okuduğu bir Dry January (İçkisiz Ocak) etkinliğini daha geride bıraktık. Ama görünüşe göre her yıl Amerika’nın bol kutlamalı tatil sezonu sona erince başlayan bu alkole veda trendine katılım, bu yıl hiç olmadığı kadar yüksek. Alkolü bırakmanın, şüphesiz, tonla faydası var. Daha enerjik hissetmek, daha iyi uyumak, kilo vermek bunlardan yalnızca birkaçı. Z kuşağıysa bu trende en çok sahip çıkan, alkolden en fazla uzak duran nesil. O halde, karşınızda sober curious (ayıklığa olan merak) hareketi.

15 Mart 2024

Son zamanlarda tüm dünyada bir alkolle hesaplaşma furyasıdır gidiyor. Şu aralar sober curious* (ayıklığa olan merak) adlı harekete katılmak çok revaçta. Z kuşağı (11-26 yaş), diğer tüm kuşaklara oranla çok daha az alkol tüketiyor. 21-26 yaş arasındaki genç yetişkinlerin yalnızca %18’i düzenli olarak içki içtiğini söylüyor. Ve biliyoruz ki Amerika nereye giderse, dünyayı peşinden sürükler; en azından toplumsal eğilimler söz konusu olduğunda. Başta Londra, Amerika ve Amsterdam olmak üzere dünyanın dört bir yanında mantar gibi bitiveren alkolsüz mekânlar sayesinde alkolsüz içecek sektöründe bir patlama yaşanıyor. Sektördeki bu hızlı büyüme, yalnızca katı bir alkol perhizini benimseyenlere yönelik içeceklerle de sınırlı değil. Şu sıralar içecek menülerinde bir bir yerini almaya başlayan düşük alkollü hafif içkiler de altın çağını yaşıyor. Hatta pek çok şehirde, New York’un East Village bölgesindeki Hekate Cafe & Elixir Lounger gibi sıfır alkol konseptli kokteyl barlar açılıyor.

Dünya genelinde insanlar neden daha az içki içmeye başladı? Uzun, yorucu bir iş gününün ardından bir iki kadeh şarap içmenin ne sakıncası olabilir?

Listeye akşamdan kalmanın insanı süründüren etkileri ile başlayalım dilerseniz. Akşamdan kalmalığın tetiklediği o kaygılı, yorgun, sinirli, her an ağlamaya hazır ruh hali ve bu hale eşlik eden feci bir mide kazıntısı. Bunları bir tek ben yaşıyor olamam değil mi? İçtiğiniz ilk kadeh, vücuttaki dopamin seviyesini yükseltir ama hızla çıkan her şey aynı hızla düşer; bu da ertesi gün ani duygu değişimlerine, karamsar bir ruh haline neden olur. Alkol vücudu susuz bırakır ve maalesef çoğumuz, içki içerken o kaybı karşılayacak miktarda su tüketmiyoruz. Ertesi sabah zonklayan başımızın bir sebebi de bu. Akşamdan kalmanın o berbat etkisini haftada bir yaşıyorsunuz diyelim; basit bir hesapla bu, yılda toplam 52 gün demek. Yani yılın yaklaşık iki ayını kendinizi haşat olmuş gibi hissederek geçiriyorsunuz.

Peki ya boş yere alınan kilolara ne demeli? Alkolün hiçbir besin değeri yok, bu yüzden alkolden alınan kilolara “boş kalori” deniyor. Sağlıklı bir yaşam sürmeyi hedefleyen kişiler bu gerçeği hiç hesaba katmıyor. Kilo verememekten yakınan ama sonradan bana haftada beş kadehten fazla içki içtiğini söyleyen hastalarımdan her sızlanma başına bir lira alsaydım bugün Karun gibi zengin olurdum. Çoğu içki bize en az 200 kalori aldırıyor, içerdikleri şeker oranı konusuna hiç girmiyorum. Ama ben en fazla bir kadeh içiyorum, diyenler burada mı? Haftada birkaç kez dışarı çıktığınızda hızla biriken kalorileri hesaplamanızı öneririm.

Alkol toksindir, tüketildikten sonra vücudumuz onu atmaya programlanmıştır. Bunun yanında kendimize hakim olma becerimizi bozarak bazen aptalca şeyler yapmamıza neden olur. Hiç tanımadığınız biriyle öpüşmek ya da gecenin birinde arka arkaya dürümleri yuvarlamak gibi mesela. İçkinin yanında yemek de yiyorsanız, yedikleriniz vücutta yağ olarak depolanır ve siz son lokmanızı yuttuktan saatler sonra bile vücudunuz alkolün son zerreciklerini bünyeden atana kadar deliler gibi çalışmaya devam eder.

Türkiye’de alkol tüketimi yüksek seviyede değil; hatta büyük ihtimalle çoğu kişinin dini sebeplerle içkiden uzak durmasından ötürü Avrupa’nın en az alkol tüketen ülkesi Türkiye. Nüfusun yalnızca %15’i düzenli olarak içki içiyor (Amerika’daysa bu oran %63’leri buluyor.) Yine de bazı çevrelerde tüketim kesinlikle çok daha yüksek.

Alkol ruh halini değiştiriyor ve pandemi sonrası ruh sağlığı bozukluklarında büyük bir artış olduğu gözlemleniyor. Bipolar bozukluk, kaygı bozukluğu ve depresyon gibi ruh sağlığı sorunları yaşayan kişiler, alkolü ruh hali değişimleriyle başa çıkmak amacıyla kullandıkları için alkol tüketmeye çok daha yatkın. Ağır depresyon görülen her üç kişiden birinde aynı zamanda alkol kullanım bozukluğu da (damgalama ve ayrımcılık oluşturmamak için “alkolik” yerine kullanılan yeni tanısal terim) görülüyor. Mental sorunlar yaşayan kişiler için alkol tüketmek yangına körükle gitmekten farksız.

Alkol kullanım bozukluğu tanısı almış gerçek bağımlılardan söz etmiyorum bile. Alkolizm ilerleyen bir hastalıktır. Başlangıçta alkolle gayet “sağlıklı” bir ilişkiniz olduğunu düşünseniz de zamanla, aldığınız alkol miktarı ve sıklığı artmaya başlar.

Bunun gibi birçok sebepten dolayı insanlar çok daha az içer oldu.

Bana gelirsek, 2021 yılında 10 aylığına içmeye ara verdim. Hayatımı bütünüyle değiştiren bir karardı. Her şey Ruby Warrington’ın Sober Curious adlı kitabını okumamla başladı. Warrington kitabında, yukarıda bahsettiğim pek çok sebepten dolayı alkole ara vermenin ya da onu tamamen kesmenin önemini vurguluyor. Kitapta esas ilgimi çeken, yazarın toplumsal yargılar batağına düşmeyen hoşgörülü yaklaşımıydı. Kitabı okuduğum sırada artık akşamdan kalma ve kilolu olmaktan usanmıştım, hayatım bir çıkmaza girmişti. Kendimi alkolün etkisi altında olmasam asla düşmeyeceğim hallerde buluyordum. Alkol insanın gözünü karartır, beynini bulandırır, gerçeklik algımızı kaybetmemize neden olur. Barda tuvalet sırası beklerken, kızın biri sırf önünüze geçti diye kendinizi kaybedip kavgaya tutuşmak gayet mantıklı görünür o an.

Kendimi “eğlenceyi başlatan” kişi olarak tanımlamayı seviyorum. Herkesi bir araya toplayan, partiler veren, sosyal çevresine neşe ve enerji katan kişi. Cana yakın ve komik biri olmak benim için çok önemli. Fakat 2024 yılındaki hedeflerimden biri de herkesi eğlendirme misyonu yüklenmiş bir şaklaban olmadığımı sıkça kendime hatırlatmak. İçkiyi bıraktığım ilk zamanlarda bir tür kimlik bunalımı yaşadım. Ernest Hemingway’in “al benden de o kadar” dediğim ünlü bir lafı var: “Başkaları gözüme daha ilginç görünsün diye içiyorum.” İçkiyi, çoğunlukla, ayıkken çevremde olmasına tahammül edemediğim kişilere ve durumlara katlanabilmek için içtiğimi fark ettim. Bu cümleyi klavyede yazarken bile yüzüm ekşiyor. Geceleri daha az dışarı çıkar oldum, çünkü sarhoş kişiler genel olarak çok sinir bozucu. Kendilerini sürekli tekrar ediyorlar. İnsanların içtikçe çirkinleştiklerini görmeye başladım. Gece ilerledikçe arkadaşlarım peltek peltek konuşmaya, saçmalamaya, darmadağın görünmeye başlıyordu; demek içince ben de böyleydim. Dehşete düşmüştüm! Sarhoşken böyle mi görünüyordum?

Yıllardır yeme bozukluğu ile mücadele ediyorum. Alkol, benim için, yaşadığım tıkınırcasına yeme bozukluğuna kusursuz bir bahaneydi. Tıkınırcasına yeme ataklarımdan ilkini üniversitede geçirmiş, eve fitil gibi sarhoş döndüğüm bir gün devasa bir paket bayat cipsi soluksuz mideye indirmiştim. Son 20 yılda, önce içip sonra tıkınırcasına yediğim kronik bir alışkanlık edindim. Alkol irademi zayıflatıyor, kendime zarar veren bu davranış kalıbını sürdürmemi kolaylaştırıyordu. İçmeyi bıraktığım sırada, tıkınırcasına yeme bozukluğu ataklarının şiddeti ciddi ölçüde azaldı. İradem güçlenmiş, kilo vermiştim.

Doğal olarak enerjim de artmıştı. Akşamdan kalma olmamak, modası hiç geçmeyecek bir nimet. Gece arkadaşlarla dışarı çıktığımda, ertesi sabah onlar gibi berbat uyanmayacağımı bilmek hoşuma gidiyordu. Alkol sebepli bir tür schadenfreude** duygusu yaşıyordum da diyebilirsiniz. Duyduğum mutluluğun, arkadaşlarımın acı çekmesini istemekle elbette hiçbir ilgisi yoktu, sadece bir zamanlar benim de içinde olduğum o savrulan gemiden artık inmiş olduğumu bilmek beni gururlandırıyordu.

Uzun zamandır bekârım. Eskiden çok sayıda randevuya çıkar, sarhoş olur, o sırada çok eğlendiğimi sanarak karşımdaki kişiyle derin bir bağ kurduğum hissine kapılırdım; ta ki gün ağarıp da bana bunları yaşatanın sarhoşluk olduğunu anlayana dek. Parlak gün ışığında, flörtümün hiç de öyle komik, zeki, çekici biri olmadığı tüm çıplaklığıyla ortaya çıkardı. Ayık kalma deneyimim sırasında gittiğim birkaç randevuda, buluştuğum erkekler içinden yabani olanları ayıklamanın ayık kafayla çok daha kolay olduğunu gördüm.

Bu süre zarfında arkadaşlarla partilemeye devam ettim. İçmeyince daha eğlenceli biri olduğum da doğrulanmıştı. Çünkü sarhoşken bir anda tatlış zom Esen’den, ağlamaklı saldırgan Esen’e savrulup kendimi soktuğum tehlikeli durumları yaşamak yerine uzun süre neşeli kalabilmiştim.

Ama 10 ay sonra yine içmeye başladım. İlk kadehi, arkadaşlarımla birlikte kutladığım doğum günü partimde içtim. Şarabın ilk yudumu dudağıma değer değmez kendimi berbat hissettim. Bana onlarca faydası olan bir şeyden vazgeçmenin derin kederiydi duyduğum. Ayıklık süreci boyunca bünyemin alkole toleransı iyice düşmüş olduğundan anında bir baş ağrısı bastırdı. Şöyle ağız tadıyla bir kadeh içemeyecek olmaktan, bir daha asla eğlenemeyecek olmaktan korkmaya başladım. Yeniden içmeye başladım çünkü çakır keyifliğin o tasasız hafifliğini özlemiştim. Bir kadeh şarabın verdiği gevşemeyi özlemiştim. Ama kendime bir söz verdim: Aşırıya kaçmayacak, sadece özel günlerde, kararında içecektim.

Öyle olmadı. Beni öfkelendiren bir hızla, aynı döngüye geri döndüm. 2024’ün Ocak ayı hayatımın en “içkili” dönemlerinden biri oldu. Bir alkol çizelgesi tuttum ve kaydettiğim alkol miktarını somut olarak görünce dehşete düştüm.

Yine başladığım yerdeyim. Tekrar içiyorum. Ayık günlerime özlem duyuyor ve ağzına içki sürmeyen kişilere gıpta ediyorum. İçki içmediğim o 10 aylık süre, kendimle ilgili çok şey öğrendiğim, inanılmaz derecede gözümü açan bir dönemdi. Yeni bir “ben”e ulaştım. Dolayısıyla herkese hayatlarında bir kez de olsa içkiye ara vermelerini öneririm. Henüz kendime yeni bir ayıklık sözü vermedim… ama içimden bir ses, yakındır o günün gelmesi, çok yakındır diyor.

Editör notu: Yazarımız bu yazıyı kaleme aldıktan çok kısa bir süre sonra yine içmeyi bıraktı.

*Bu kavram ilk kez Ruby Warrington’in “Sober Curious” adlı kitabında ileri sürüldü; alkol tüketiminizi sorguladığınız, alkolle ilişkinizi gözden geçirdiğiniz bir süreci tanımlamak için kullanılıyor.
**Başkalarının başına gelen kötülük veya felaket karşısında duyulan gizli haz.