Okumalar

Ozempic’in 4 Yılı: Neler Öğrendik? Sırada Ne Var?

Wonderflaw yazarı, uzman diyetisyen Esen Boyacıgiller Ozempic çılgınlığını yakından takip etmeyi sürdürüyor. Konu hakkında bazı kaygıları var.

13 Kasım 2025

Dört yıl önce, Novo Nordisk adlı şirket 20 yıldır diyabet tedavisinde kullanılan bir ilacın kilo verme amacıyla kullanılmasını onayladı. Ozempic. Adını duymamış olmanız neredeyse imkânsız. Bu zayıflama ilacı dünyayı öylesine kasıp kavurdu ki, Novo Nordisk’in değeri şirketin merkezi Danimarka’nın gayri safi yurtiçi hasılasını bile geride bıraktı. 2022’de Ozempic’in cirosu yaklaşık 9 milyar dolardı. Kıyaslama yapmak gerekirse, dünyanın en çok satan kolesterol ilacı Lipitor’un 2021’deki cirosu 13 milyar dolar. Üstelik söz konusu ilaç 30 yıldır piyasada ve son derece popüler. Ozempic’in yükselişi duracak gibi değil.

Ozempic, GLP-1 (glukagon benzeri peptide-1) olarak bilinen ilaç sınıfında yer alıyor. GLP-1 vücutta doğal olarak üretilen bir hormonun sentetik versiyonu. Biliminsanları, iştahı bastıran ama normalde sadece bir iki dakika etkili olan bu hormonun etkisini bir haftaya kadar uzatmanın yolunu buldu. İştahın bir hafta bastırılması = kilo kaybı. En azından pek çok kişi için böyle. Ozempic’in zayıflamada kullanılması için resmi onay almasıyla birlikte (zayıflama ilacı versiyonunun adı Wegovy ama aslında aynı ilaç) Eli Lilly ilaç şirketinin ürettiği Mounjaro gibi başka GLP-1 ilaçları da piyasaya çıktı.

Bundan iki yıl önce Wonderflaw’ya Ozempic hakkında bir yazı yazmıştım. O günden bu yana ilaç daha da popüler oldu. Peki şimdi ne olacak? İlacı bıraktığınızda ne oluyor mesela? Beden olumlama hareketinin akıbeti ne olacak?

 

GLP-1’ler sayesinde pek çok hastam hayata döndü. Wegovy bir yılda ortalama %15 oranında, Mounjaro ise tam tamına %21 oranında kilo kaybı sağlıyor.

 

On yıldır hastalara kilo verme konusunda yardımcı olan bir diyetisyenim. Bunun beni inanılmaz memnun ettiği kadar zorladığını da itiraf etmeliyim. İşin aslı, ABD’de kilo veren kişilerle yapılan National Weight Control Registry adlı araştırmaya göre verdiği kiloyu en az bir yıl koruyabilenlerin oranı %20. Daha önce kilo verip sonra yeniden alan herkes, kiloyu korumanın ne denli zor olduğunu bilir. Vücudunuz sizi başlangıçtaki kilonuza geri çekmek için elinden geleni yapacaktır. Hastalarımın çoğu beslenme planına sadık kalarak, egzersiz yaparak (ki aslında egzersiz zayıflamada o kadar etkili değil) cidden çabalasa da zayıflamayı başaramıyor. Bu da hem moral bozan hem de oldukça can sıkan bir durum.

Obezitenin diyabet, felç, kalp hastalıkları, Alzheimer gibi nörolojik rahatsızlıkların yanı sıra bazı kanser türleri riskini artırdığı biliniyor. Ben çok spesifik bir hasta grubuyla çalışıyorum. Hastalarımın çoğunun Beden Kitle İndeksi (BMİ) 30’un üzerinde (sağlıklı aralık 20 ila 25 arasında). Dış görünüşlerini dert ettiklerinden kilo vermeye çalışan kişiler değiller. Hayatlarını kolaylaştırmak ve mümkünse daha uzun yaşamak istiyorlar. Bana kilo vermenin mümkün olup olmadığını sorduklarında ne söylemeliyim onlara? “Valla, belki kilo verebilirsiniz ama hayli zor. Hem muhtemelen verdiğiniz kiloyu geri alırsınız,” mı demeliyim?

GLP-1’ler sayesinde pek çok hastam hayata döndü. Wegovy bir yılda ortalama %15 oranında, Mounjaro ise tam tamına %21 oranında kilo kaybı sağlıyor. Geçen yıl 45 kilodan fazla veren hastalarım oldu. Birçoğu tıkınırcasına yeme bozukluğunu yendi, içki içmeyi bıraktı (bu ilaçların ilginç yan etkilerinden biri alkol gibi bağımlılık yaratan şeylere karşı duyulan isteği azaltabilmesi), hayatında ilk kez “yemek uğultusundan” (yemekle ilgili düşüncelerin durmaksızın zihni meşgul etmesi) kurtuldu. Son zamanlarda kalbi ve böbrekleri de koruduğu da ortaya çıktı. Gerçekten etkileyici.

 

Reddit’te karşıma çıkan şu sözü çok acımasız bulmuştum: “Zenginler için Ozempic, yoksullar için beden olumlama.”

 

Anlattıklarım Ozempic reklamı gibi mi geldi? Gelin şimdi konunun kaygı veren yanlarına bakalım. Sağlık profesyonellerini en çok kaygılandıran şey, ilacı bıraktığınızda ne olduğu. Hastalarımın neredeyse hepsi hedeflediği kiloya ulaşınca ilacı bırakmak istediğini söylüyor. Maalesef bu o kadar kolay değil. Bir araştırmaya göre, verilen kilonun üçte ikisi bir yıl içinde geri alınıyor. İlacı bıraktığınızda yemek uğultusu tüm şiddetiyle geri geliyor. Pek çok kişi iştahını kontrol etmekte zorlandığın belirtiyor. Bazıları başlangıçtaki kilosunu aşıyor. Üstelik çoğu, bu ilaçların ömür boyu kullanılmasının önerildiğinden haberdar değil. Şekeriniz kontrol altına alındı diye insülini bırakmadığınız gibi, artık depresyonda olmadığınız için antidepresanı da bırakmazsınız. Öyleyse insanlar neden bu ilaçları bırakmak istiyor? Bunun sebeplerinden biri şişman kimselerin toplum tarafından damgalanması, “kendi kendine kilo verememenin” bir şekilde utanç verici kabul edilmesiyle ilgili olsa gerek. Madem obezite bir dizi hormonun dahil olduğu komplike bir hastalık, o zaman niye ilaç kullandığımız için kötü hissedelim ki?

Reddit’te karşıma çıkan şu sözü çok acımasız bulmuştum: “Zenginler için Ozempic, yoksullar için beden olumlama.” Hastalarımın çoğu bir yılın sonunda ilacı bırakmak zorunda kalıyor. Çünkü kilo verdikten sonra sağlık sigortaları bu ilaçları ödemeyi reddediyor. Sigorta şirketleri bunun uzun vadeli bir tedavi olduğunu kabul etmiyor. Üstelik pahalı bir tedavi. Ayda 1200 dolara kadar çıkabiliyor tedavi masrafı. Pek çok hastamın bunu cebinden ödeyecek maddi gücü yok. Kilo vermelerine yardımcı olduk olmasına ama başlangıca oranla daha az kas kütlesine sahipler (hızlı kilo vermek genellikle kas kütlesi kaybına yol açıyor), dinlenme durumunda daha az kalori yakıyorlar ve ilacı da ellerinden aldık. Sonrası malum.

Şimdi konuyu beden olumlama hareketine bağlayacağım. Yıllarca bütün bedenlerin kabul görmesi ve değerli sayılması için mücadele ettik. Ama bu kadar ilerleme kaydetmemize rağmen obeziteye karşı önyargılı olmak toplumda halen normal karşılanıyor. Herhangi bir büyük beden bireye sorsanız, kilosundan ötürü uğradığı ayrımcılıkla ilgili sayısız hikâye anlatacaktır size. Kilo verenler de insanların kendilerine çok daha iyi davrandıklarını ifade ediyor. Ne fena! Bir önceki yazımda sorduğum soruyu yineleyeceğim: “Artık isteyen herkes zayıf olabilecek, tamam, ama herkes ille de zayıf mı olmalı?” TikTok’ta ve diğer sosyal medya platformlarında zayıflama ilacı kullanmama tercihini paylaşan, büyük bedeninden gayet memnun olduğunu söyleyen yüzlerce içerik üreticisi var. Ama bir o kadar içerik üreticisi de evvelden beden olumlama hareketini sahiplenmesine veya büyük beden olmasına karşın ağız değiştirip Ozempic kullanıyor. Özellikle influencer Remi Bader mide küçültme ameliyatıyla kilo verdiğini bir yıl boyunca takipçilerinden sakladığında insanlar kandırılmış hissetmişti. Çünkü kariyerini büyük beden bir içerik üreticisi olarak inşa etmiş biri o. Öte yandan çevremde herhangi biri için “Neden Ozempic kullanmıyor ki?” dendiğini daha çok duyar oldum. İstemedikleri için olamaz mı? Beden olumlama ve bedeni olduğu gibi kabul etme konusunda gerisingeri gitmişiz gibi duruyor.

 

Serena Williams gibi milyarder bir kocası olan, en iyi diyetisyenlere, doktorlara, spor eğitmenlerine ve şeflere erişebilen biri bile kilo veremiyorsa bizler için umut var mı?

 

Türkiye’de reçetesiz satılan Ozempic’i incecik kadınların daha da zayıflamak için kullandığını görüyorum. İlaç bu kişilere yönelik değil ama kime sorsanız bunun kötüye kullanılacağını tahmin ederdi. Bazı arkadaşlarım isteyen kullansın diyor. Ne var bunda? Peki ilacı kullanma kriterleri neye göre belirlenmeli? Ya o ince kadın da yemek uğultusuyla uğraşıyorsa ve tıkınırcasına yeme bozukluğundan muzdaripse? Ya polikistik over sendromu (PCOS) varsa? Bu ilaçtan faydalanmaya hakkı yok mu? Bu sorulara verecek cevabım yok.

Serena Williams, bir süre önce GLP-1 ilaçlarının dağıtımını yapan şirketlerden birinin yüzü olduğunda ilacı kullandığını açıkladı. Reklamın öylesine neşeli ve eğlenceli bir havası var ki mide bulantısı, kabızlık ve nadir görülse de pankreatit gibi ciddi yan etkileri olan bir ilaç değil de, makyaj ya da athleisure ürünü tanıtıyor sanki. Williams, hamilelikte aldığı kiloları veremediğini ve doktorunun zayıflamasını istediğini söylüyor. Sağlık durumunun nasıl olduğunu kimse bilemez ama, bu şirketle yan yana gelmesinin bir sürü genç kadını ve erkeği etkileyeceği açık. Ayrıca ilaç kullanmasıyla ilgili şu soruyu sormadan edemiyorum: Serena Williams gibi milyarder bir kocası olan, en iyi diyetisyenlere, doktorlara, spor eğitmenlerine ve şeflere erişebilen biri bile kilo veremiyorsa bizler için umut var mı?

Belki şaşırtıcı bulacaksınız ama ben yine de bu ilaçların kullanılmasından yanayım. Evet, yan etkileri olduğu halde. Ama bir uyarım var: doğru kitle tarafından kullanılmalı. Obezite yüzünden hareket etmekte ve günlük yaşamınızı idame ettirmekte zorlanıyorsanız, diyabetiniz kontrol altına alınamıyorsa, kalp krizi geçirme riskiniz yüksekse, tıkınırcasına yeme bozukluğu ve yemek uğultusuyla baş edemiyorsanız bu ilaç hayatınızı değiştirebilir. Ancak sadece birkaç kilo vermeniz gerektiğinde, güzellik uğruna kilo vermek istediğinizde kararınızı tartmanız iyi olabilir. On yıl sonra bu ilaçlar hakkında neler söyleyeceğimizi merak ediyorum.

Not: Ben doktor değilim. Bu yazıdaki hiçbir bilgi tıbbi tavsiye yerine geçmez.

@eatwithesen