Rutinler

Rana Uludağ’ın Saçları İç Dünyasını Yansıtıyor

Palmiyeler’in yetenekli davulcusu, yarısı açık renk saçlarından şimdilik vazgeçiyor. Fakat Uludağ’ın stiliyle özdeşleşen bu görünüm, bugüne kadar harcadığı boya ve bakım mesaisinin her saniyesine değer.

7 Ekim 2022

Rana Uludağ ile ilk tanıştığımda bir yaz akşamı Marmaris’te antik kalıntılar ortasında uzun bir masada yemekteydik. Helenistik elbisesi ve yarısı beyaz/gri, yarısı koyu kahve saçları, sıfır makyaj cildi ile masaya geldiğinde bu röportajı yapacağımı biliyordum. Epeydir bu kadar çabasız etkileyici bir güzellikle karşılaşmamıştım – üstelik Rana’nın bu görünüm için ne kadar efor sarf ettiğini tahmin etmek için güzellik editörü olmaya da gerek yok. Bu kadar dramatik bir değişikliği, doğuştan geliyormuşçasına doğal göstermek Rana’nın belki farkında bile olmadığı bir becerisi. Lisede başlayıp bugüne kadar gelen parçalı boyalı saçlarına, kuaförünün de önerisiyle saç tellerinin sağlığını korumak için bir süre ara vermeye karar verse de, Rana’nın güzelliğinin ve tavrının sihri içten ve limitsiz. Palmiyeler’in yetenekli davulcusu ve Omni Sound’un ortağı ile saç hikayesini konuştuk.

Saçının yarısını boyama fikri ilk nereden çıktı; ne zamandır yapıyorsun?

Saçlarımın bir kısmını boyamak lise yıllarımda gelişip zamanla değişen bir huyum. Onuncu sınıftayken ensemden bir tutamı mora boyatmıştım; sanırım bu kendimi keşfetme yolculuğumun bir parçasıydı. Bir dönem ara verdikten sonra, master için NY’a taşınmadan, bu yeni başlangıcımın bir simgesi olarak saçımın önünden küçük bir parçayı beyaza boyattım. Pandemi döneminde İstanbul’a döndüğümde kuaförler açıldığı gibi kendimi o koltukta, daha büyük bir değişiklik yapmak isterken buldum. Kuaförümün önerisi ile saçımın yarısını beyaza boyadık! Bu da bir değişimi sembolize ediyordu; 2 sene bu saçlarla devam ettim. Şimdi de yeni bir dönem, doğal rengime geri dönüyorum.

Rana birçok farklı saç modeli denemiş olsa da, imza görünümü yarısı griye boyanmış saçlar.

 

Saç rengin “kusursuz” ve sağlıklı olduğunda kendini nasıl hissedersin?

Saçımın kusursuz gözükmesinden ziyade, saçlarım o anki ruh halimi yansıtabildiğinde kendimi bütün hissediyorum. Kesimden sonra bile fön çekilmesinden hiç hoşlanmayan bir insan olarak her boyatmaya gittiğimde kusursuz ve capcanlı gözüken iki renk gördüğüm zaman gerçekten içime bir rahatlık geliyordu. Saçımın bu ikiye bölünmüş renginin içimdeki dualizmi en iyi yansıtan hali olduğuna inanıyorum.

Bakımı ve rengi koruması zahmetli mi?

Rengi koruması epey zahmetli, ben de bu zahmeti her zaman gösteremediğim için rengin dönüşmesiyle barıştım. Bu dönüşümün daha kontrollü gerçekleşmesi için asıl istediğim renk griye yakın bir ton olmasına rağmen lilaya çalan bir renk yapıyorduk. Boya aktıkça istediğim ton kıvamına geliyordu. Böylece zahmet göstermemeyi de keyifli bir hale getirdik. Normalde iki buçuk üç ayda bir boyatıyordum, ancak son zamanlarda saçlarım yıprandığından iki boya arasını açmamız gerekti.

Rutinimde saçları besleyip yumuşatmaya yardımcı Kerastase Bain Satin 1 şampuan var. Haftada bir defa kullandığım Davines Alchemic Conditioner Silver, rengi parlatıp, yaz döneminde rengi açılan yıpranmış tellerin kolayca taranmasına yardımcı oluyor. Son zamanlarda 2 senedir oryale maruz kalan saçlarımı iyice besleyebilmek için Kerastase’ın Chroma Filler maskesini de kullanmaya başladım.

Bakıma veya yeni boyaya vakit olmadığı zaman akan boyayı nasıl idare ediyorsun?

Boyatma işlemi en az 4 saat sürüyor ve bu kadar vakti insan her zaman yaratamıyor. Açıkçası bu saçların en büyük handikapı da buydu; vaktinde boyatmaya gidemediğimde kendimi aynaya baktığımda iyi hissetmiyordum. İdare etmek için saçımı ensemde topuz yaparak kullanıyordum, böylece saçımın dibinde çıkan doğal rengim görünmüyordu veya daha az gözüküyordu.

İki renkli saç dönemimde tepeden at kuyruğu favori modelimdi, ancak bunu boyayı yaptırdıktan sonraki ilk bir ay içerisinde kullanabiliyordum. Dipler çıkmaya başlayınca at kuyruğu kötü gözüküyor. Bu tip küçük şeyleri düşünmek zorunda kalmak biraz sinir bozucuydu. Fakat akan boya için genelde çok da endişelenmiyordum çünkü değişim ve dönüşüm süreci hoşuma gidiyordu.

Seninkine benzer bir saç rengi yaptırmayı düşünenlere ne önerirsin/ne söylemek istersin?

Doğru kuaför çok önemli. Yakından tanıdığım birkaç kişinin benzer renkler elde etmeye çalışırken saçlarının yanmasına şahit oldum. Renk açmak hassas bir işlem. Hele benim gibi uzun süreli kullanmak istenildiğinde bu işlemin nasıl ve kimin tarafından yapıldığının önemi iyice artıyor, nitekim aynı saç telleri defalarca kimyasal işlem gördüğü için gitgide yıpranıyor.

2 senenin sonunda kuaförümün araya girmesiyle ben bu saçlarımdan vazgeçmek durumunda kaldım çünkü bunca bakım ve dikkate rağmen açma işleminden sonra saçlarımda kopmalar olmaya başladı. Kendi kuaförüm Cemil İrez’i gönül rahatlığıyla önerebilirim. Onun dışında keyfini çıkarın!

Sana görünümüyle ilham veren bir isim var mı?

Karen Carpenter forever!