Saç

Seul’de Saç Kurutma Makinelerinin Geleceğiyle Tanıştım

Dyson Beauty bize saç derimizi korumamızı söylüyorsa bir bildiği vardır.

9 Nisan 2024

Seul’de güzel bir sabah. Saç güzellik teknolojisindeki en son yenilikle tanışmak için şehrin Brooklyn’i andıran bölgesi Seongdong-gu’ya doğru yola çıkıyorum. Dyson lansmanlarını Super Bowl’a benzetiyorum. Güzellik dünyasının Superl Bowl’u. Çünkü her lansman güzellik meraklılarını heyecanlandırıyor ve sektörde köklü değişiklikler yaratıyor. Dyson’ın son sürpriziyle tanışmak için neden ta Seul’e kadar geldiğimi merak ediyor olabilirsiniz. Hava akımıyla çalışan saç aletleriyle isim yapan Dyson, güzellik sektörüne geçiş yapıyor. Hatta Instagram hesaplarını @dysonhair’den @dysonbeauty’ye çevirdiler. Bu değişimi duyurmak için yenilikçi güzelliğin mabedi Seul’den daha iyi bir seçim olabilir mi?

 

Dyson lansmanları benim için güzellik dünyasının Super Bowl’u.

 

Etkinlik alanına vardığımda merak içindeyim. Markanın yeni saç aletini görüp denemekle kalmayacak, aynı zamanda kurucusu ve teknoloji dehası Sir James Dyson’la da bizzat tanışacağım. Yerli ve yabancı basın mensuplarıyla birlikte kocaman karanlık bir odaya giriyorum. Herkesin emin olduğu bir şey var: Dyson’ın tanıtacağı ürün her ne olursa olsun onu mutlaka edinmek isteyeceğiz ve daha önce böyle bir ürüne ihtiyaç duymadıysak bile onu tanıdıktan sonra kesinlikle duyacağız. Etrafta merak dolu fısıltılar duyulurken, Sir James Dyson tüm enerjisiyle sahneye çıkıyor. “Ann-Yeong-Haseyo! Hepiniz hoş geldiniz!” Konuşmasına, 2016’dan bu yana yaptıkları yenilikleri hatırlatarak başlıyor: Supersonic saç kurutma makinesi, Airwrap, Corrale, Airstrait ve Supersonic r. Her ürün kendi kategorisinde saç şekillendirme, işlem uygulama ve en önemlisi saç sağlığına gösterilen özen açısından tek kelimeyle çığır açıcı oldu. Bana sorarsanız Dyson, saç sağlığını ön plana çıkararak saç şekillendirmeye dair bakış açımızı değiştiren yegâne marka. Çünkü ışıl ışıl, güzel saçlar istiyorsak sadece iyi saç ürünleri kullanmak yeterli değil. Saç liflerimizin yapısına ek olarak, kurutma ve şekillendirme ritüellerine ısıyı nasıl entegre ettiğimizi de göz önünde bulundurmak gerek. Bu tür bir bakış açısı, saç endüstrisinde her şeyden önce saç sağlığına önem verilmesi konusunda bir değişimi de beraberinde getirdi.

James Dyson’ın elinde tuttuğu, markanın en yeni inovasyonu Dyson Supersonic Nural şirketin temsil ettiklerinin bir simgesi adeta. Nural, Scalp Care modundayken kafa derisinin aşırı ısınmasını önlemek için deriyi tanıyıp ısıyı otomatik olarak düşüren akıllı bir sensörü bulunan yeni nesil bir saç kurutma makinesi. Üzerindeki ışık kapsülü sayesinde ısının düştüğünü takip edebiliyorsunuz: Saç derisine doğru hareket ettirdikçe rengi sarıdan kırmızıya dönüyor. Aslında saç derisi çok uzun zamandır ihmal edilmiş bir alandı. Artık markalar ve tüketiciler kafamızın üst kısmında saçın doğduğu derinin sağlığının, saçımızın güzelliği ve gücüyle doğrudan ilişkili olduğu konusunda bilimsel açıdan da desteklenen bir yaklaşımda hemfikir. İşte Nural tam da bu amaçla tasarlanmış: “Saç ve saç derisindeki nemi korumaya çalışıyoruz. Çünkü saç derisi bakımı büyük önem taşıyor,” diyor yeni saç kurutma makinesini saçına doğru götürürken. “Saç deriniz sağlıksızsa, saçınız da sağlıksız olur. Kırılır. Parlaklığını yitirir.” Sunumun ardından sohbet etmek için zaman bulduğumuzda tüm bunların, Dyson’ın saç derisi sağlığını destekleme konusunda yapacaklarının başlangıcı olduğunu söylüyor James Dyson. Ekstra koruma katmanı, namıdiğer Scalp Care modu markanın yaptığı tek yenilik değil. Benzersiz bir hafıza özelliği bulunan Nural, muhtemelen benimkinden daha kuvvetli hafızası aracılığıyla spesifik bir başlıkta en son kullandığınız ısı ve hava akışı ayarını hatırlıyor.

 

Curl + Wave difüzörüyle ilk görüşte aşk.

 

Bir başka yenilik olan Curl + Wave Diffuser da kesinlikle kayda değer. Etkinliğin ardından bu başlığı, pek çok K-pop yıldızıyla çalışan yetenekli saç stilisti ve Dyson elçisi Sunwoo Kim ile denedim. Kim, bir tutam saçı biraz suyla nemlendirdikten sonra saçımı difüzöre yerleştirdi. Yaklaşık beş saniye bekledi ve işte oldu. Bugüne kadar bir saç aletiyle yaratıldığına tanık olduğum en güzel ve doğal görünümlü dalga. İkimiz de anında “Vay canına!” dedik. Günün geri kalanında Nural’ın ve yeni başlığının Türkiye’ye gelmesi için aylarca nasıl bekleyeceğimi düşündüm durdum. Sanırım bazı kıymetli şeyler için beklemeye değer.

Sir James Dyson ile kısa bir sohbet

Bir röportajınızda odak gruplarına güvenmeyi tercih etmediğinizi söylemiştiniz. Ekipleriniz özellikle güzellik alanındaki yenilikler için nereden ilham alıyor? Küresel güzellik trendleri Dyson’ın ürün geliştirme vizyonunu ne yönde etkiliyor?

Elbette tüketicileri dinliyoruz. Odak grupları oluşturarak insanların ürünlerimizi denemelerini sağlıyoruz. Ama her şeyi mutlak doğru kabul etmemek gerektiğini biliyorum. Çünkü insanlar size ne icat edeceğinizi ya da tasarlayacağınızı söyleyemezler. Size sadece önlerinde duran ya da kullandıkları şeye verdikleri tepkiden söz edebilirler. Bir örnek vermek gerekirse, herkes süpürgelerimizin bataryasının yeterince uzun ömürlü olmadığını söylüyor. Batarya süresinin uzamasını istiyorlar ama bu pek iyi bir fikir değil. Çünkü bataryanın büyüdükçe büyümesi, daha ağır ve pahalı olması anlamına geliyorr. Yani insanları dinleyebilirsiniz tabii. Fakat bazen onların söylediklerini görmezden gelip doğru olanı yapmanız gerek. Üstelik insanların şaşırmayı sevdiğine inanıyorum. Her istediğimizi elde etsek hayat çok sıkıcı olurdu.

Dyson bir teknoloji şirketi olmasına rağmen markanın aynı zamanda duyulara da hitap ettiğini düşünüyorum. Ürünlerinizi kullanmaktan zevk alıyoruz, hepsi vücudumuza nazik davranıyor, kişilerin doğal dokularını kucaklamalarına yardımcı oluyor ve sağlam çözümler sunuyor. Bu tür ürünler yaratma isteğiniz nereden geliyor?

Bence hepimiz bunu gerçekten önemsiyoruz. Yaptığım ürünlerin çoğu, sıkıcı ürünlere dönüşerek bu tür ürünlerin olduğu kategorilere dahil oldu. Süpürgeler ya da süpürgeler… Sonuçta hepsi aynıydı. Saç kurutma makineleri için de aynı şey geçerliydi. Geliştirmeye başladığımızda, en azından Dyson’da bunu yaptığımızda hepimiz bu ürünler konusunda hevesli oluyoruz. Biz sadece satış yapabilmek için üreten üreticilerden değiliz. Bu konuda tutkulu ve heyecanlıyız. Aslında Dyson, herhangi bir ürüne tutku duyan mühendisler ve tasarımcılar tarafından yönetiliyor. Ürüne sevgilerini ve hatta her şeylerini veriyorlar. Dolayısıyla kendimizi piyasadan faydalanan bir şirket olarak değil, ürünü tutkuyla daha iyi hâle getirmek için gerekli teknolojileri geliştirmek isteyen kimseler olarak görüyoruz. Bunun ilginç olduğunu kabul ediyorum. Çünkü bu yaklaşımı sörf tahtası, kaykay ve kayak gibi şeylerde görebilirsiniz. Bunları yapan insanlar tutkulu olurlar. Ancak buna saç kurutma makinelerinde, süpürgelerde ya da el kurutma makinelerinde rastlayamazdınız.

Bu röportaj daha kısa ve net olması adına sadeleştirilmiştir.